Küresel Ekonomi ve Türkiye’nin Son Durumuna İlişkin Beklentilerim

Küresel Ekonomi ve Türkiye’nin Son Durumuna İlişkin Beklentilerim

2022 yılı için her şey güzel gitsin sorunsuz bir yıl olsun derken ekonomik problemler katlanarak artmaya devam ediyor ve çok ciddi bir dönüm noktasından geçiyoruz. Türkiye’de kontrol edilemez seviyeye ulaşan enflasyon, aynı zamanda işsizlik ve politik belirsizlik bir yana, Rusya ve Ukrayna arasındaki anlamsız gerilim enerji fiyatlarını daha da yukarı çekerek ekonomileri ciddi bir darboğaza doğru sürüklüyor. Avrupa’nın en güçlü ekonomisi Almanya bile artık enflasyonu ve artan enerji fiyatlarını konuşuyor. Yıllardır sıfıra yakın enflasyon ile yaşayan ülkede fiyatların bir birimlik artışı bile geleceğe ilişkin kaygılarını artırmaya yetti. Petrol ve türevi olan yakıtlardan ziyade daha çok yenilenebilir enerjiye yatırımları artırmak için şimdiden çalışmalara başlandı.

Rusya ile Avrupa arasındaki en büyük problem doğalgaz. Avrupa Birliği Rusya’dan doğalgaz ithalatını yasaklamayı düşünürken Almanya buna karşı çıktı. Sebebi ise Rusya’dan en çok gaz tedariki sağlayan ülke olmasıydı. Ekonomisini durma noktasına getirecek bu hamleyi tercih etmiyor. Zaten başından beri Rusya Ukrayna krizine bir NATO üyesi olarak temkinli yaklaşması da Rusya ile ilişkilerini ideal bir seviyede tutmak istemesinden kaynaklıydı.

Türkiye tarafında ise ekonomik sorunlar hem iç hem de dış faktörler nedeniyle belirsizliğini devam ettiriyor. Yaklaşan turizm sezonu ve Rusya’dan gelecek turiste olan bağımlılık yine bir NATO üyesi olsa dahi Türkiye’nin Rusya’ya yaptırımlar konusunda bir adım atmamasına neden oluyor. Diğer taraftan buğday ithalatı yaptığı Ukrayna ile de kötü olmak istemiyor.

Kendi kendine yetmek, yeterlik olmak, başkasına muhtaç olmamak için Türkiye treni maalesef çoktan kaçırdı. Kendi kendini besleyemeyen bir tarım ülkesi olmayı terci edip diğer ülkelerden satın almak kolayına geliyor. Yıllardır süren yanlış tarım politikasının bir sonucudur bu.

Yurtdışından ithal edilen enerji ürünleri için Türkiye’nin döviz kaybı milyonlarca dolar. Bu konudaki en iyi strateji yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak olacaktır. Daha yeni yeni rüzgâr ve güneş enerjisi ile ilgili yatırımları görüyoruz, bunların artması gerekiyor.

Amerika’da da enflasyon bir artış sürecine girdi ve Amerikan Merkez Bankası (FED) eninde sonunda politika faizini artıracak ve bu da özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde değer kaybına yol açacak.

Her ülke kendi çıkarını düşünüp kriz anlarında ona göre hareket ediyor ama burada en çok etkilenen kırılgan ekonomiler olacak. Türkiye’de bir kırılgan ekonomi olmaya devam ediyor. Yanlış para ve maliye politikaları ile belirsizlik daha fazla artıyor ve geleceğe dair planlama yapılamıyor. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı ve 5 -10 yıllık kalkınma planları yapılırdı, şimdi ise yarın ne olacağını kestiremediğimiz bir dünyada yaşıyoruz.

Küresel beklenmedik savaşlar ve krizlere ülkeler hızlı tepki veremese de bir şekilde dayanmaya çalışıyor. Hem 1. hem de 2. Dünya Savaşları’nda ülkeler ciddi enflasyona maruz kaldı ve yüksek faiz artışlarına gitti. Önümüzdeki süreçte de düşük faiz değil yüksek faize yönelik bir politika tercih edildiğini görüyoruz ancak Türkiye’de bunun tersi uygulanmaya devam ediyor. Yatırım gelecek beklentisi ve emlak satışlarını kredi yoluyla artırmaya yönelik uygulanan düşük faiz politikası her geçen gün enflasyonu katlanarak artırmaya devam ediyor ve bu enflasyonu durdurmak için geç kalınmış bir faiz artışı etkili bir çözüm olamayabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiyede Enflasyon'un Sebebi Nedir?

Havayolu Sektörü ve Turizm

Türk Hava Yolları ve Maliyetler