Emmanuel Macron - Fransa'nın Yeni Cumhurbaşkanı
14 Mayıs’da Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron,
Elysee Sarayında görevinin başına geçti. Macron’un zaferi, Fransa’yı ve Avrupa’yı
Marine Le Pen’in aşırı sağcı politikasının yaratacağı felaketten kurtardı. Son
zamanlarda aşırı uçlarda sürüklenen demokrasilerin olduğu bir dönemde , Macron’a
göre değişiklik yapmak Fransa’ya bir hareket getirecek. Macron, Elysee Sarayında işlerine hiçbir
partinin desteği olmadan başlayacak. Marine Le Pen’i yendi ancak bundan sonra
da işleri pek de kolay olmayacak. Önceki üç Fransa Cumhurbaşkanı da reform
yapmaya söz vermişti ama büyük bir direnç ile karşılaşmıştı. Paris’de batı
kanadının yeni cumhurbaşkanına karşı yaptığı gösteriler bunun bir göstergesi
niteliğinde. Marine Le Pen’in de Macron ile mücadelesi bitmeyecek ve daha ileri
boyuta taşınacak. Eğer Macron, beş yıl daha düşük büyüme ve yüksek işsizlik
olan bir Fransa ekonomisi sürdürürse, seçimin ilk aşamasında oyların yarısını
alan aşırı sağcı ve solcuları güçlendirecek. Macron’un kuvvetli bir ekonomik
reform yapabilmesi için vizyonunu Fransız poltikasına empoze etmesi gerekecek.
Göreve geldikten sonraki haftalar çok önemli. Cumhurbaşkanı
olarak Macron, kararnamelerin bir miktar değişikliğe uğraması için gücünü
kullanmaya başlayacak. Bunun için de yasama organının desteğine ihtiyacı var.
Meclisi kontrol etse de, potansiyel direnç olarak sokak protestoları ve
grevleri engellemesi biraz zor olabilir. 1995 yılında Jacques Chirac ekonomide
reform yapmak için büyük bir savaş vermişti. Ancak yaşanan protestolar ve
grevler sonucunda bu reformlardan vazgeçti, Fransa da bunun sonuçlarına halen
katlanıyor.
Macron’un reform yapmak için tek bir şansı olsa bunu fransız
halkının umutlarını çalan işsizlik oranını azaltmak üzerine kullanmalı. İşsizlik
oranı %10 seviyesine yakın, 25 yaş altındakilerde ise 2009 yılından beri %20
seviyesinin üzerinde. İşten çıkarma ve yeni çalışan alma zaman kaybettirici ve
maliyetli olduğu için şirketler yeni çalışan alma konusunda isteksiz. Haftalık
35 saatlik çalışma, istihdam üzerindeki vergiler ve sendikaların ücret baskısı
firmaları yeni istihdam yaratma cesaretini kırıyor. Her bir reform iş arayanlar
için faydalı olurken diğer taraftan başkasını da daha güvensiz çalışmaya
yönelndiriyor. Bu sebepten dolayı Macron hırslı ve aceleci olmalı. Hırslı
olmalı, çünkü sendikalar büyük reformlar kadar küçük reformlar için de var
güçleri ile savaşacaklar.
Fransa, Almanya’nın güvenini kaybetti. Yapılan tasarruflar
ve euro’nun dalgalı seyri Fransa’nın gerilemesine neden oldu. Macron, ülkesini
kontrol altına aldığına ve refom yapacağına dair Berlin’i ikna etmeli.
Fransa, ırkçı bölünmeler ve değişikliklere karşı olan
direnci ile son yirmi yılda eleştirilerin hedefi oldu. Sonunda da Macron ile birlikte yine ilgi odağı
haline geldi ve Fransa şu anda bunun keyfini çıkarıyor. Başarısız olursa
gerçekten büyük bir tehlike var.